Tarihe Geçmiş Unutulmaz Türk Hakemleri
Ülkemizde futbol şüphesiz en popüler spor dalıdır. Tüm yayın organlarında, iş yerlerinde, misafirliklerde, kahvehanelerde hatta doktorlarca ameliyattayken bile futbol konuşulur. İşte bu nedenle ülkemizde futbol hem çok popülerdir hem de çok zordur. Hele futbolun içinde bir kurum vardır ki işte o kurumun bireyleri için iş hiç kolay değildir. Yani Türk hakemleri için…
Doğru karar verse eleştirilir, vermezse eleştirilir, gol olur eleştirilir, penaltı olur eleştirilir, kart gösterir eleştirilir, yani her türlü eleştirilir. Hele öyle bir güruh vardır ki hakemleri hep günah keçisi ilan ederler. Kendi başarısızlıklarını hakemlere yükleyerek muaf olurlar. Bu yüzden hakemlik biraz cevval olmayı gerektirir. Ülkemiz topraklarında geçmişten günümüze çok renkli, sert, otoriter ve kararlı hakemler yetişmiştir.
Türk Hakemliğinin Tarihi
Türk hakemliğinin tarihi oldukça eskiye dayanır. Raşit Aydınoğlu, Nasuhi Esat Baydar, Ali Sami Yen, Fuat Hüsnü Kayacan, Refik Osman Top, Yusuf Ziya Öniş ve Hikmet Barlan gibi isimler, tarihe geçen ilk Türk hakemlerimizdendir. Bu isimlerden Fuat Hüsnü Kayacan’ın ilginç bir özelliği bulunur. Kayacan hem ilk Türk futbolcusu hem de ilk Türk futbol hakemi olarak tarihteki yerini almıştır.
İlk Türk hakemlerimizden olan ve isimleri daha sonra spor salonlarına, stadyumlara ismi verilen Ali Sami Yen, Burhan Felek ve Yusuf Ziya Öniş ülkemizin futbol geçmişinde iz bırakmış efsane hakemlerimizdendir.
Ülkede hakem lisansları ilk olarak 1940 yılında verilmiştir. Bu çerçevede Şazi Tezcan ilk bölgesel ruhsatını aldı. Nuri Bosut ilk milli futbol hakemi seçildi.
FIFA’yı ilk koklayan hakem Sulhi Garan olurken, Doğan Babacan bir Dünya Kupası maçında görev yapan ilk Türk hakem oldu. Bununla birlikte FIFA’dan lisans alan ilk Türk kadın hakemimiz ise Lale Orta oldu.
Türkiye’de İlk Hakemlerin Kıyafetleri
Hakem, yani Hakim… Futbolun hakimi ilk Türk hakemlerimizin kıyafeti de tıpkı eski hakimlerimizi andırırcasına pantolon, gömlek, kravat ve ceketten ibaretti. Öyle ki canım hakemlerimiz yaz aylarındaki sıcak havalarda ceketlerini çıkarıp, gömleklerinin kollarını sıyırarak ve kravatlarını da gevşeterek maçları yönetirlerdi. Soğuk ve yağışlı havalarda ise bir elde şemsiye, bir elde düdük, sırtlarında palto ve paçalarını yağmurdan korumak için sıyırarak maç yönetirdi hakemlerimiz.
Hakemlerimizin bu denli şık bir görünüş içerisinde maçlarını yönetmelerinin temel nedeni gerek saha içindeki sporculara karşı, gerekse de tribünlerdeki ve ekran başındaki taraftarlara karşı bir saygı timsaliydi.
Zamanla giderek daha normal bir hal aldı hakemlerimizin kıyafeti. Daha modern, daha rahat ve hareket kabiliyetlerini mümkün mertebe kısıtlamayı engelleyen şekilde kıyafetlere sahip oldular. Günümüzde de tıpkı futbolcularımız gibi krampon, tekmelik, konç, şort ve forma ile sahalarda yerlerini aldılar. Tek farkları giydikleri kıyafetlerde futbolculardan ve kalecilerden farklı bir renk tercih etmek oldu.